Kısır döngüde sıkışan iş hayatı
Çok çalışmak değil, doğru çalışmak fark yaratır.
“Meşgul olmak üretken olduğunuz anlamına gelmez.” -Tim Ferriss
İş hayatında en çok duyduğumuz cümleler artık belli:
“Çok yoğunum.”
“Bitmiyor bu işler.”
“Tükenmiş hissediyorum.”
Sürekli yetiştirilmesi gereken işler, cevap bekleyen e-postalar, uzayan toplantılar ve bitmeyen talepler… Modern çalışma hayatı, pek çok kişi için sonsuz bir koşu bandına dönüşmüş durumda.
Yoğunluk mu, Verimsizlik mi?
Yoğun olmak her zaman verimli olmak anlamına gelmez. Çoğu zaman, planlama eksikliği ve etkisiz çalışma yöntemleri bizi “meşgul ama sonuçsuz” hale getiriyor. Daha çok çalıştıkça daha çok tükeniyoruz, ama işler hiç azalmıyor.
Peter Drucker bu durumu şöyle özetliyor: “Etkin yöneticiler, işleri doğru yapanlar değil, doğru işleri yapanlardır.”
Yorgunluk ve Tükenmişlik Arasındaki İnce Çizgi
Yoğunluk, zaman zaman gerekli olabilir. Ancak sürekli yorgunluk bir uyarıdır: İşin gereklilikleri ile enerjimiz arasında bir dengesizlik var. Dinlenmeye ve yenilenmeye zaman ayırmıyoruz. Önceliklerimizi belirleyemiyoruz.
Çok çalışmak değil, sürekli yorgun olmak sorun. Çünkü yorgunluk, yaratıcılığı ve karar verme becerisini yok eder.
Çıkış Yolu: Akıllı Çalışmak
Öncelik belirleyin: Her iş aynı derecede önemli değildir. “Acil” ile “önemli” arasındaki farkı bilin.
Hayır demeyi öğrenin: Her talebe “evet” dediğinizde, kendinize “hayır” demiş oluyorsunuz.
Odaklanın: Dağınık çalışmak daha fazla zaman kaybettirir. Derin çalışmaya odaklanın.
Dinlenmeyi ciddiye alın: Ara vermek zaman kaybı değil, performans artırıcıdır.
İş hayatı bir maraton. Sürekli yorgun hissediyorsanız, belki de iş yapış şeklinizi gözden geçirmenin zamanı gelmiştir.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yoğunluğu yönetmenin sizin için en etkili yolu nedir?