Adaletin kurası mı, Torpilin kurası mı?
Adalet, bir devletin temel taşıdır. O taş yerinden oynadığında, devleti ayakta tutan bütün değerler çöker. İşte bugün yaşadığımız tam da budur: Adaletin gölgesinde torpilin gölgesi belirmiştir.
Adalet, bir devletin temel taşıdır. O taş yerinden oynadığında, devleti ayakta tutan bütün değerler çöker. İşte bugün yaşadığımız tam da budur: Adaletin gölgesinde torpilin gölgesi belirmiştir.
Adli Yargı Hakim ve Savcı Kura Töreni’nde AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in yeğenini Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile tanıştırması, toplumda büyük tepki topladı. Kendi partilileri bile bu görüntüyü kabul edemedi. Çünkü artık mızrak çuvala sığmıyor, adalet terazisi torpille eğiliyor.
Bu nasıl bir pervasızlıktır?
Özlem Zengin, kürsüden yeğeninin ismini özellikle anons ederek, bir hukukçunun liyakatle değil, soyadıyla anılmasını sağlamıştır. Kendi partisine gönül vermiş isimler bile bu durumu savunamaz hale gelmiştir. Çünkü burada açıkça bir devlet töreni, bir aile törenine çevrilmiştir.
Soruyorum:
Adaletin terazisini torpille eğerseniz, halkın vicdanı nasıl rahat eder?
Bir genç, yıllarca çalışıp emek vererek değil de, “birinin yeğeni” olarak atanıyorsa, diğer gençler geleceğe nasıl umutla bakar?
Hakim ve savcı alımları böyle alenen siyasallaştırılırsa, yarın o mahkemelerde gerçek adalet nasıl sağlanır?
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu işe nasıl alet olur?
Bu soruyu sormak zorundayız. Çünkü AK Parti’nin yükseliş döneminde en çok vurguladığı şey “vesayetle mücadele” idi. Oysa bugün geldiğimiz noktada eski Türkiye’nin çürümüş düzeninden daha beter bir sistem kurulmuş durumda.
Özlem Zengin’in yaptığı sadece kendi yeğenini kayırmak değil, adaletin canına kastetmektir. Ve bu kadar açık yapılan bir torpil, artık hiçbir şeyi saklamaya gerek duyulmadığını gösteriyor.
“Bizim torpilimiz meşru, diğerleri değil” anlayışı çöküyor
AK Parti kendi seçmenini bile küstürüyor. Çünkü insanlar hakkaniyetin ve liyakatin yerine kayırmacılığın ve aile düzeninin geçmesini hazmedemiyor. Bugün Özlem Zengin’in yeğeni için açılan kapılar, yarın başka bir siyasi ismin akrabaları için de açılacaktır.
Ve unutmayın, adalet bir gün hepimize lazım olacak.
Eğer bir ülkenin adalet sisteminde hak eden değil, referans getiren kazanıyorsa, o ülkenin geleceği tehlikededir. Çünkü torpilin olduğu yerde hukuk olmaz, adalet olmaz, güven olmaz. Ve en önemlisi, bu düzenin sonu olmaz.
“AK Parti, kendi seçmeni tarafından bile gözden düşüyor”
Bugün AK Parti’ye gönül vermiş isimlerin bile bu duruma tepki göstermesi, halkın artık bu tür olaylara tahammül edemediğinin en açık göstergesi. Çünkü halk şunu çok iyi biliyor:
Eğer bir hakim, siyasetin gölgesinde göreve başlıyorsa, o gölge onun kararlarına da düşer.
Eğer bir savcı, atanırken bir siyasetçinin referansı ile öne çıkıyorsa, o savcının adalet terazisi artık şaşmış demektir.
Eğer yargının üst kademeleri, partili siyasetçilerin akrabalarıyla dolduruluyorsa, artık hukuk değil, siyaset hüküm sürüyor demektir.
AK Parti nasıl bu hale geldi?
Bir zamanlar “hak edene hakkını vermek” iddiasıyla yola çıkan bir parti, şimdi neden yalnızca “yakınlarına” hak tanır hale geldi?
Eskiden Erdoğan ve dava arkadaşları, halkın içinden gelen isimler olarak adalet vaat ediyordu. Bugün ise AK Parti içinde bile önemli isimler “Bu yapılan doğru değildir” deme ihtiyacı hissediyor.
Hukuk, torpili kaldırmaz
Hukukun en temel ilkesi, herkesin eşit olmasıdır. Ama bu ülkenin gençleri artık şunu çok iyi biliyor, Eğer güçlü bir akraban yoksa, mülakatta elenebilirsin. Eğer bir siyasi bağlantın yoksa, en iyi okullardan mezun olsan bile önüne başkaları geçebilir.
Ama unutulmasın: Adaletin kantarı bozulduğunda, eninde sonunda o kantar sahiplerini de tartar.