Asgari ücret mi? sadaka mı? Bu maaşı belirleyenlerin maaşları ne kadar?
Asgari ücret artışı, her yıl olduğu gibi yine büyük bir tartışma konusu oldu.
Asgari ücret artışı, her yıl olduğu gibi yine büyük bir tartışma konusu oldu. 1 Ocak 2025’te geçerli olacak net asgari ücretin 22 bin 104 lira olarak belirlenmesi, ekonomik krizin ortasında büyük bir geçim savaşı veren milyonlarca vatandaş için tatmin edici olmaktan çok uzak. Bu maaşla insanlar nasıl geçinecek? Kira, faturalar, gıda, sağlık… Bu artış, gerçekten yaşamaya yetmeyecek kadar küçük bir adım gibi görünüyor.
Bakan Işıkhan’ın açıklamasıyla belirlenen yeni asgari ücret, bir yandan “artış” olarak duyuruluyor, ancak gerçek hayatta ne kadar bir iyileşme sağladığı tartışmaya açık. Çalışanlar, bu maaşla yaşamını idame ettirebilmek için ne yapacak? Kiralar ve faturalar o kadar artmışken, asgari ücretin sadece birkaç yüz lira arttığı bir ortamda, vatandaşın yüzü gülmüyor. 22 bin 104 lira, birçok kişi için sadece bir rakam, ama gerçekte, bu miktar evin kirasını bile zor karşılar hale geldi. Peki, bu artışla ilgili hangi gerekçeler göz önüne alındı? Enflasyon oranları, yaşam maliyetleri, gelir dağılımındaki eşitsizlik? Maalesef, tüm bu unsurlar bir yana, yapılan zammın vatandaşa yansıyan etkisi gerçekten yetersiz kalıyor.
Daha da düşündürücü olan şey, bu maaşları belirleyenlerin kendilerinin aldığı maaşlar. Bakanlar, milletvekilleri ve üst düzey yöneticiler, büyük maaşlarla geçinirken, asgari ücretle geçinmeye çalışan insanların karşılaştığı zorluklar göz ardı ediliyor. Bu komik rakamları açıklayanlara “Yazıklar olsun, bu maaşla kim geçinebilir ki?” Bu soruyu, sadece asgari ücretliler değil, tüm toplum kendine soruyor. Yüksek maaşlarla geçinenlerin, düşük maaşlarla geçinmeye çalışanları anlaması oldukça zor. Her geçen gün artan yaşam maliyetleri, düşük maaşlarla geçinen vatandaşları adeta sürünmeye mahkum ediyor.
Asgari ücret zammı, rakamlar ne kadar yüksek olursa olsun, gerçekte ne kadar yeterli? Çalışanların gerçek ihtiyaçlarını karşılamak, onlara güvenli bir yaşam alanı sunmak ve adil bir gelir dağılımı sağlamak için çok daha köklü reformlar yapılması gerektiği apaçık ortada. Bir maaş artışı, insanların temel yaşam ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli olmamalı. İnsanlar, geçimlerini sağlamak için sabah akşam çalışırken, hükümet yetkililerinin aldığı yüksek maaşlarla keyif çatması, toplumda büyük bir huzursuzluğa yol açıyor.
Asgari ücretle geçinmeye çalışan vatandaşlar, sadece bir maaş artışıyla geçim sıkıntısını aşamayacakları bir gerçeği her geçen gün daha fazla hissediyorlar. İyi niyetle yapılan bir artış, hayatın zorluklarıyla yüzleşenlere sadece kısa vadeli bir rahatlama sunuyor. Oysaki temel ihtiyaçları karşılamak, bir insanın onurlu bir yaşam sürmesi için sadece bu rakamlarla mümkün olamaz. Asgari ücret, sadece bir sayı olmamalı; insanların geçimlerini sağlayacak, hayatlarını daha iyi bir şekilde sürdürebileceği bir miktar olmalıdır ki, ileriye dönük küçük birikimleri olsun, bu gidişle bir çalışanın hayatı boyunca bir ev alması bile mümkün olmayacak.