Dolar 34,5360
Euro 36,0311
Altın 3.006,58
BİST 9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 19°C
Kar Yağışlı
Bursa
19°C
Kar Yağışlı
Cts 7°C
Paz 7°C
Pts 7°C
Sal 10°C

Zehir soluyan şehir Bursa: “Doğayı koruyamayan geleceği de koruyamaz”

22 Kasım 2024 11:23

Özellikle Gürsu ve Kestel bölgelerinde yaşanan hava kirliliği, insanları adeta zehir solumaya mahkûm ediyor.

Bursa, tarih boyunca “Yeşil Bursa” olarak anılmış bir şehir. Ancak bugün geldiğimiz noktada, bu güzel unvan geçmişte kalmış bir hatıradan ibaret. Bursa’nın sanayi şehri olması elbette bir gerçek, fakat bu gerçeklik, insan sağlığını ve çevreyi hiçe saymayı mazur gösteremez. Özellikle Gürsu ve Kestel bölgelerinde yaşanan hava kirliliği, insanları adeta zehir solumaya mahkûm ediyor.

Hava kirliliği bir çevre sorunu olmanın ötesinde, insan hakları ihlalidir. Çünkü temiz hava, herkesin hakkıdır. Sanayi tesislerinin bacalarından yükselen dumanlar, kontrolsüz kimyasal salınımlar ve şehir içindeki plansız yerleşim sadece doğayı değil, insanları da öldürüyor. Üstelik bu sorun, bugünden yarına ortaya çıkan bir mesele değil; yıllardır konuşuluyor, fakat çözüm adına elle tutulur bir adım atılmıyor.

Belediyeler neden yetersiz kalıyor?

Yerel yönetimler genellikle sanayi lobilerinin baskısı altında kalıyor. Sanayi, şehir ekonomisi için vazgeçilmez bir kaynak olarak görülse de, insan hayatını tehlikeye atan bu tavizkâr yaklaşım sürdürülemez. Belediyeler, yalnızca yol yapmak veya park inşa etmekle sınırlı kalmamalı; halkın sağlığını korumak da asli görevleri arasında yer almalı. Fakat görüyoruz ki belediyeler, hava kirliliği konusunda etkin politikalar geliştiremiyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı nerede?

Bu noktada Çevre ve Şehircilik Bakanlığı devreye girmeli. Bakanlık, Bursa’nın sanayisini düzenlemek, sanayi tesislerini denetlemek ve emisyon salınımlarını sıkı bir şekilde kontrol altına almak zorundadır. Ancak ne yazık ki mevcut denetim mekanizmaları yetersiz kalıyor. Fabrikaların filtre sistemleri, kâğıt üzerindeki raporlardan öteye geçemiyor. Gürsu ve Kestel halkı ise bu ilgisizliğin bedelini sağlığıyla ödüyor.

Sorun çözülmezse ne olur?

Bu soruna çözüm bulunmaması, uzun vadede daha büyük felaketlere yol açacaktır. Çocuklar astım ve bronşit gibi solunum yolu hastalıklarına yakalanırken, yetişkinlerde kanser vakalarının artması kaçınılmaz. İnsanlar şehri terk etmek zorunda kalacak, Bursa’nın cazibesi kaybolacaktır. Peki, böyle bir tabloyu kim görmek ister?

Çözüm önerilerine çözüm bulunacak mı?

Sanayi Denetimi: Tüm sanayi tesislerinin düzenli olarak bağımsız kuruluşlarca denetlenmesi şart. Bu denetimlerin raporları şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşılmalıdır.

Yeşil Alanlar Artırılmalı: Bursa’nın yeniden “Yeşil Bursa” kimliğine kavuşması için daha fazla ağaçlandırma çalışması yapılmalı. Yeşil alanlar, hava kirliliğini azaltmada önemli bir rol oynar.

Filtre Zorunluluğu: Tüm fabrikalar, uluslararası standartlara uygun filtre sistemleri kurmalı ve bunların düzenli bakımları yapılmalıdır.

Halkın Bilinçlendirilmesi: İnsanlar, hava kirliliğinin etkileri konusunda bilinçlendirilmeli ve sorunlar konusunda yerel yönetimlere baskı yapmaları teşvik edilmelidir.

Unutulmamalıdır ki temiz hava, su ve toprak, insanların mirası değil, emanetidir. Eğer bugün bu emanetlere sahip çıkmazsak, yarın çocuklarımızın yüzüne bakacak cesareti kendimizde bulamayız. Sanayi her şey değildir; insan sağlığı her şeydir.

Gelin, Bursa için harekete geçelim. Özellikle tarım bölgesi Gürsu ve Kestel başta olmak üzere tüm şehri zehirden kurtarmak için sesimizi yükseltelim. Çünkü bu şehir bizim, bu hava bizim. Sessiz kaldığımız her gün, kaybettiğimiz bir nefes daha demektir.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.