Güç ve ilişkiler ağında kimlik inşası üzerine
Adaletin, liyakatin ve ahlakın yerini; unvanlar, makamlar ve güce erişim çabası alıyor.
Siyaset, iş dünyası ve sosyal çevrelerde itibar, genellikle insanın sahip olduğu değerlerle değil, ona eklenen unvanlarla belirlenir.
Güç, ne yazık ki, çoğu zaman sadece paranın ya da makamın etrafında şekillenen bir yapı haline geldi. Bireyin kendisi, ahlakı, karakteri ya da yetenekleri bir kenara bırakılarak “kimin kızı, kimin damadı” olduğu üzerine inşa edilen bir kimlik, modern çağın en acı gerçeklerinden biri.
Siyaset dünyası, aslında bu sistemin en açık örneği. Doğru bağlantılar ve güçlü ilişkiler kurduğunuzda, engellerin bir bir açıldığına tanıklık ediyorsunuz. Ancak kimse, yola çıkarları olmadan sizinle yürümek istemiyor; çünkü unvanı olmayan birini tanımak, güce erişemeyen biriyle ilişkilendirilmek artık bir “risk” gibi görülüyor.
İşte tam da bu yüzden, adaletin, liyakatin ve ahlakın yerini; unvanlar, makamlar ve güce erişim çabası alıyor. Toplumun tüm katmanlarında bu adaletsizliği sonlandırmak için önce insanı, yalnızca “insan” olduğu için değerli görmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Böylelikle, yalnızca bir kimlik ve unvan üzerinden tanınan değil; insani değerleriyle toplumda saygı gören bireyler yetiştirmek mümkün olabilir.
Kısacası, evet; siyaset ve güç böyle işliyor. Ama bu sistemin içinde hepimiz de birer aktörüz.